fodull
artık pek yazı yok.
*
yine bir kore sineması. donggam aka ditto. 2000 yapımı, jeong-kwon kim filmi. biraz uzun ve bayık renkli, çoğu kore filmi gibi iç geçirten ama bu sefer büyüsünün azlığı nedeniyle can sıkıntısı ve tahmin edilebilirlikle iç geçirten.. izlemiş olmaktan pişman mıyız? hayır. asya severlere, neden olmasın diyoruz. ne filmler izledik ki kenara yazacak tortuları bile yoktular.
*
başka bir an. sonra. ve özdemir asaf yine karşımıza çıkıyor. ve diyor ki, ölüm gibi birşey oldu/ama kimse ölmedi.
yaşıyor olmanın özeti. kutup çizgisinden ötede, güneşi ağır ağır batırmak. yeni bir gün olduğunda, bir öncekinin üstünden çok zaman geçmiş olacak. işin boktanlığındaki en kokuşmamış şeyse her seferinde bir kısmının geçiyor olması. arada hissettirerek, arada unutturarak.
*
evleniliyormuş. pratikte aynı evde yaşayacak olmanın asıl adı buymuş. evlenmiş-ayrılmış ve evlenmiş-boşanmış iki bağımsız tanıdığın teşhisi.. hekimden değil, çekenden yani. içlere sorduk, özdemir asaf daha iyi bilir dediler. içler, umalım ki çok uzakta ve derinler. *
*
bi’mardin vardı ne oldu? bi’dove’dan daha fazlası ve değil kadarı oldu. hem olmak hem olmamak, hep olmak ve hep olmamak. bunlar hem birarada hep birarada oldu.
*
güneşin battığını değil de, indiğini hissedebiliyoruz. o kadar yavaş ki, gö(ğ)zün ayırdedemeyeceği bir hızda. yavaşlığı hız’la tanımlarız. üşümeyi de sıcaklıkla. bazen nerede ve ne zaman olduğunu hatırlamayız. ne farkeder -ki ne kadar normal?
aklımız ve kıçımız yapışır bir yerlere. yalın-ız(sız)lığımızdan ödün vermeyiz. mi? yok. yalnızsızlardanızsak artık-eğer, dil kaybetmiş demektir kendini. iletişemeyerek. yani, başka bir deyişle, dilde tekleşerek.
nasıl yalnız kalınır? öncesinde çiftleşerek. sonra tekleşerek. şans? -öyle bir şey varsa eğer- ikisinin arasında başka bir araf. bir süre yanyana takılır iki taraf. beraber aynı eve yerleşerek.
gurur duyulacak tek şey vardı. o da umutsuzluğumuz. ve tek şeydi tutunulacak. her seferinde kendini kanıtlayan tek gerçek.
igetahero
bir gece geldi ve yattı yanıma
boylu boyunca bir gece
gidecekti sabah gelince
eğildi gece
büküldü
zaman söküldü
neyimsin benim dedi kulağıma
kulağım “hiçbirşeyinim” dedi
ne aptal oluyor bazen kulaklar
neyse ki duymadı gece
veya aklım duymamazlıktan geldi
özel kahramandım oysa
boşluğa yatan
ve sırf boşluktan
hiçlikte kahraman yaratan
kişiye özel bir kahraman
yatağın boş yanında
kendi kendine /kendine
kahraman yaratan
*
he’s gotta be larger than life
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.