alis'in defteri

tam bir alis olmak, zamansız, boyutsuz ve tutarlı. korkunç mu? biraz yabancı..

From Eden – Cennetten

Babe
There’s something tragic about you
Something so magic about you
Don’t you agree?

Babe
There’s something lonesome about you
Something so wholesome about you
Get closer to me

No tired sighs, no rolling eyes, no irony
No ‘who cares’, no vacant stares, no time for me

Honey, you’re familiar like my mirror years ago
Idealism sits in prison, chivalry fell on its sword
Innocence died screaming, honey, ask me I should know
I slithered here from Eden just to sit outside your door

Babe, there’s something wretched about this
Something so precious about this
Oh what a sin To the strand a picnic plan for you and me
A rope in hand for your other man to hang from a tree

Honey, you’re familiar like my mirror years ago
Idealism sits in prison, chivalry fell on its sword
Innocence died screaming, honey, ask me I should know
I slithered here from Eden just to sit outside your door

Honey, you’re familiar like my mirror years ago
Idealism sits in prison, chivalry fell on its sword
Innocence died screaming, honey, ask me I should know
I slithered here from Eden just to hide outside your door

…. …. ….

Bebek
Sende trajik bir şey var
Ve hakkında çok sihirli bir şey
Katılmıyor musun?


Yorgun iç çekme yok, göz devirmeler yok, ironi yok
“Kimin umrunda” yok, boş bakışlar yok, benim için zaman yok

Bebek
Sende yalnız bir şey
Sende öylesine bütünlüklü bir şey var
Bana daha yakınlaş


Tatlım, yıllar öncesinden aynam gibi tanıdıksın
İdealizm hapiste, şövalyelik düştü kendi kılıcının üstüne
Masumiyet çığlık atarak öldü, tatlım, sor bana, bilmeliyim
Cennet’ten buraya, kapının önünde oturmak için sürünerek geldim.


Bebeğim, bunda sefil bir şey var
Bunda çok değerli bir şey
Bir günah ki
Sahilde senin ve benim için bir piknik planlayan
Ve içindeki diğer adamın elinde ağaçta sallandırmalık bir ip


Tatlım, yıllar önceden aynam gibi tanıdıksın
İdealizm hapiste, şövalyelik kılıcının üstüne düştü
Masumiyet çığlık atarak öldü tatlım, sor bana, bilmeliyim
Cennet’ten buraya, kapında oturmak için sürünerek geldim.


Tatlım, yıllar önceden aynam gibi tanıdıksın
İdealizm hapiste, şövalyelik kılıcının üstüne düştü
Masumiyet çığlık atarak öldü tatlım, sor bana bilmeliyim
Kapında saklanmak için Cennet’ten buraya sürünerek geldim

Mayıs 11, 2022 Posted by | Genel | Yorum bırakın

susamgöçüdalgaları

Sonbaharda göçmen kuşlar gibi tavada kavrulan susamları seyrettim aaaaaanormal ve hemen peşine yülaflı sütlü yumurtayı ekledim a-a normal.

normal ve anormal, a-a normal dalgaları.

Çok normal bu dalgalar ve bazen lazım. Ve lazım bazen. Konuşmaya mecalim oldu ilke kez biriyle, sorular sorabilecek ve anlaşıldığımı hissedecek. E. Teşekkürle rissi.

Ağladım ve uzun voltalar camlı odada, iki kat çorap adımlar sessiz ve üşüyüksüz olsun diye. Kafamı azıcık usulca vurarak acıyla rahatlatmaya çalıştığım duvar; yüzümü doygunca sürterek serinliğinden ve pütürlerinden keyif aldığımı farkettiğim bir aşamaya gelebildi şimdi. Nefes nefes nefes, adım adım adım. Deliliği bir fragman gibi gözlemlediğim ve delirmediğim bir an çünkü bu halime eşlik edebilecek yerlere, insanlara getirebilmişim kendimi, bir an, uzunca biran, şükran.

Ne tetikledileri düşünüp anlıyorken, konuşabilmiş olmak, ferahlık, katman katman.

Yüzleşme.

Anlatabilirsem ve anlayabilirse S. ile yumuşak bir devam veya yumuşak bir mola. İhtiyaca göre ve şefkatle.

Dalgalar, sabah ve öğlen yazılanlar, biri yerini diğerine bırakmıyorlar. O da bende bu da bende. Hisse gözlem, yargılamadan, peşine takılmadan, zıddı olan anlamlardan takmadan kuyruklarına. Nefes, gözlem. Nefes, gözlem. Nefes, gözlem.

Şimdi bir sigara daha, öldüresiye bir tane daha. Sonra kavrulmuş susam yatağında, sütlü yıuaflı, bol baharatlı yumurta.

Hislerin geçişini hissetmenin güveni. Hislerin geçişini gözlemlemedeki farkındalığın umarım ki kibire kaçmayan/kaçmasın gururu.

Mayıs 10, 2022 Posted by | Genel | Yorum bırakın

aynıbaşka kafalar

Kafam çok yüksek, geliyor yine tipini siktiğim ve tipini sevdiğim 10 dakikayı 1000 yıl gibi kanırta kanırta yaşatan diş sıktıran ve baş balonlaştıran. Neyle tetikleniyorum, olmasınlı yoruyorlulu haller, eski yazıları okuyunca hatırladığım kadarıyla daha önce de gelmiş ama şimdi güven duyacağım şekliyle geçip, sokup çıkarıp gitmiş haller. İstemiyorum kafamın uçmasını çünkü çok çok çok yorucululu. Harflerdeki sessizler yer değiştiriyor ve kağıttaki gibi değil buraya yazarkenki düzeltmeler, silip saklıyorum aslında var olan yeniden düzelte düzelte yazıyorum kelimeleri. Akış mini duraklamalar ediniyor, bu sefer kimse bilmiyor, duymuyor, farketmiyor, harflerin ağzımda büyümelerini ve yer değiştirmelerini. Ve devriliyor cümleler, küçücük herkese, tüm gerçekliklerde küçücük ve boş ve anlamsız cümleler. Yoruluyorum bana verdikleri ağırlıktan ve yoksa bir bana mı böyle bir uçtan bir diğerine yaran anlamlar. Delirtiyor muyum bazen ve delirdiğim belli olmayacak kadar yalnız ve saklı olabilmeyi başarmışken her zaman. Bu yükselmeler hayatımda yeri olsun istediğim ve hayatıma yerleşemeyen insanlardan vazgeçmeye başladığım/kendimi korumaya almak için çabaladığım zamanların ağrıları gibi düşünen bir kafanın, bir aydınlanmanın diyerek yarısına geldiğimde tamlığından da uzun kurulmuş ve yine de tamlanamamamış bir cümlenin ağırlığından, acılığından, yoruculuğundan. Devriktik, yeni devrilmedik, bu sefer beraber olma iddiasıyla yalnızlaşıyorum biriyle. İlk değil belki de hep. Bu da geçecek, bu da durulacak, bu uçan kafa da konacak.

Düzeltmesem yazdıklarımı acaba hatalarıyla kalsa ben bile anlayabilir miyim sonra okuduğumda, diye düşünürken üstüne düşünebilirken farketmem, bu cümlede hiç harf zıplaması olmadığını?

Ekmek mi pişirsem, kafamı duvarlara mı vursam, söyledim dün söylemeseydim keşke ama söyledim, sevmiyorum deliliğime şahitliği. Anlaşılmıyor anlaşılamaz. Yalnızlık hissi derinleşiyor anlaşılamadığında insan, yanındakiyle yalnız kalıyor -ki daha fena- kendi olmaya alan bulamayarak -yarak -yarak ekolar var kafamda. Kafa kafa kafa. Durur mu az, durulur mu, ekmek pişirsem, şişelesem pirinç sirkesini ve hurma kutusuna doldurulmuş toprağa gömdüğüm, filizlenme umudu düşük fesleğen tohumlarını bir daha mı sulasam? Filizlenmek? F. demişim telefonda, isim vermişim. Dinleniyor muymuşmuş telefonu S.nin? Ne malca ve yalanca paronaya, aslında konuşmanın bir süre sonrasında ortaya çıktığından iyice malca paronaya. Bir süredir miymiş dinlenmeler? Bana dedin mi hiç ,acaba dinleniyor muyum diye, ne demediğinden bile haberin yok, o zaman nerden bilebilirdim? Ama soruldu bana ve bir tek bana burası büyük harflerle yazılmak isteniyor ve sadece yazılmak isteniyor, istemiyorum sesini bile duymayı böyle zamanlarda. Büyük harflerle: ben mi almışmışışım mışmıymışım, ben mi. Büyük harfler mal, büyük harfler, ben niye alayım. Bir soru soruyorum. Cevabı dünyalarımızı ayırıyor sonsuza dek ve asla birleşmeyecek. Çünkü yok. Çünkü sormamış benden başka hiçkimseye. Alma ihtimali olan kimseye konduramamış da almış olmayı, bana kondurmuş. Yanlışlıklıklılıkla almışmış olabilir miymişmişim. Gerizekalı. Düşüncesiz. Kaba. Bencil. Büyük harfle söylüyor beni içinde hiç bir yere konduramadığını. Gönlümle aldığım sırtımdan indirmek istiyorum bu sevgisiz canavarı. Sırtlanarak yerleştirdiğim gönlümden atmak istiyorum bu canavarı. Can. Avar. Parça parça koparıp attığı, yemiş de olabilir, eski zamanlarcası bir cadı kabilesi üyesi gibi görünüyor gözüme çünkü. Yesin. Kalbimde yer hep oluyor bir şekilde. Yesin ki kalbim de bitsin. Kalpsiz olayım ve kendisini taşıyacak hiç yerim kalmasın. İçimde diyerek bitireyim ki hem devrilsin cümle. Hem de devrilemesin sadece küçücük bir noktanın kabiliyetiyle. Diyerek devrilsin. Dedikçe devrilemesin.

Nefretle kurtulacak gibi görünüyorum ama nefret acıtıyor. Bu bir tanecik örnek ve bir sürüsünün kendisini yaşadım, bir başka sürüsünün potansiyelini gözlemledim. Nefret etmek istemiyorum. Dedikçe siliniyor nefret zaten. Farkettikçe. Terkettikçe belki şefkat gelecek yerine. Bu kadar isterken bitmesini neden bitiremiyorum. Neden istemiyorum bitmesini? Bir umut mu var bilmediğim ve derinlerde hissettiğim? Kendime dair bir korku mu? Yalnızlığa çok müsaitim yine, kendiliğimden çok memnun olabilirim, parmaklarımı gezdirebilirim beynimde ve kendi kendime verebilirim paylaşarak alamadığım zihinsel zevki. Şu an bu mu oluyor?

Mayıs 10, 2022 Posted by | Genel | Yorum bırakın