alis'in defteri

tam bir alis olmak, zamansız, boyutsuz ve tutarlı. korkunç mu? biraz yabancı..

kayıtlara geçsin

trace for funny times

Ekim 30, 2010 Posted by | alis diyor | Yorum bırakın

JPS

jps - alis, 2010

 

bilgi, hızla hatırlanandır.

Ekim 16, 2010 Posted by | alis diyor, alisin fotoları | Yorum bırakın

anladiye engiz, anla diye tüm bunlar

engiz,

tdk’ya göre 1.çukur ve karanlık yer 2.derelerde sık ağaçlardan meydana gelen karanlık.

ekşisözlük’e göre 1.karıştıran, kışkırtan 2.sade engiz*

tdk demiş ki bir de, bu erkek ismi. ben de diyorum ki hem kız hem erkek ismi olabilir, neden olmasın? olsun bence. benden önce davranan olmazsa ve birgün ben davranabilirsem olsun bence. çocuğa davrandığımda, cengiz ve engizisyon şakalarını göğüsleyecek bir kız doğursamsa adı engiz olsa.

kızım sana söylüyorum. yazdıktan sonra sesli de söyleyeceğim -ki evrene yayılsın, sana değsin vaktiyle- seni taaa şimdiden engiz seviyorum.

aha ve oha! tdk bunu da demiş: 1. ağaç filizi, piç. 2. biçilmiş tarla, anız.

vazgeçemem tdk. anladiye yazıyorum. anladiye yazdım. anladiye. bak bi daha yazdım.

anla diye anladiyeli alis anladiyeli ne kadar oldu?

*alisinnotuolacaktıamasonravazgeçtikendinanladiye

Ekim 16, 2010 Posted by | alis diyor | Yorum bırakın

harddisc imi unuttum gelicem

ne house, ne fotoğraflar.

bi müzik ekleyeyim dedim o da zorladı. fizy’nin andre rieu tzigane önerisi için buyrun, yerli tzigane abe:

Ekim 9, 2010 Posted by | alis diyor | Yorum bırakın

-ben hep ortancayım! -geçmiş olsun kardeş..

eskiden kendisi ve ablasıyla bolca vakit geçirdiğim bir arkadaşım var (arkadaşım yine var da, şimdi pek vakit geçiremiyoruz).  öyle böyle vakit değil ama, baya bi (öyle böyle arkadaş değil ama, baya bi).. şimdilerde ne zaman 3ümüz 1 araya gelsek (arkadaşım, ablası, ben), anılar mevzubahis oluyo tabi. hahaha şu ne güzeldi, amanın o gün neydi öyle, falan. ama benim bu kankayla (o zamanlar bu tabir çok revaçtaydı ha, valla bak kanka) hatırladıklarımız, ablamızınkinden farklı oluyo. şöyle ki, ablasının tv karşısında uyuduğu ve enteresan başka bir olayın geçtiği bir günden bahsettiğimizde (ablası her akşam tv karşısında uyurdu, bu enteresan değil biliyorum. ama bak her akşam. istisnasız. tüm uyarı ve ikna denemelerimize rağmen. herr gece. yıllarca ve her gece. nasıl? şimdi enteresan oldu mu biraz?), ablanın anısında bizim hatırladıklarımızdan eser olmuyo. 3ümüz beraber o olayı yaşamışız. gecenin 3ünde odanın birinden bi sokak kedisi çıkmış mesela (başka bişey olmuştu da, bunu atıyorum şimdi. bize enteresan gelen bişey şimdi başkasına enteresan gelmeyebilir. gerçekçi olabilmek için yalancı olmam gerekiyor. aynı hissi veren “başka” ile ilerlemem lazım.  gerekirse buna sonra değinebiliriz.) ama ablanın tam da o güne tekabül eden anısı, o gün kapuska yapmış olduğu.

çok cızırdadı beynim, nasıl olup da evin içinde eve ait olmayan kedinin çıkmasını hatırlamıyor da yaptığı kapuskayı hatırlıyor, anlayamamıştım (bak ben kapuska yapsam hatırlarım, sevmediğim ve yapılışını bilmediğim bi yemeği yapsam, bunu hatırlamamı gerektirecek başka şartlar da vuku bulmuş demektir. hatırlarım yani. abla, e.ablam diyeyim, her yemeği güzel yapar o ayrı) .

e. ablam, kapuskayı bize yapmış. üniversite öğrencisi bir kız.

kedili kapuskalı gece aynı gece degildi

kedi kapuska aynı gunde degildi sanirim. uyuyan kanka, e.abla degil yani. biblo e.ablanin simdiki evinde. sagda gorunen gri kazak kankanin hediyesi ve su an ustumde! (saka be, ama dun giydim)

kardeşlerine yemek hazırlamış (olayını bilmediği lahananın pişme süresini hesaba katmayıp tencere başında çıldırmış da olabilir.) bize yapmış. günün en önemli olayı bu. daha sonra hatırlanması için an be an sindirilen bir anı.

biz kediyi hatırlıyoruz. muhtemelen yemek yapışını üstünkörü bi teşekkürle geçiştirdik. yaşımız önümüze büyükler tarafından yemek konulan yaşlar.

artık benim de kapuska anım var. ama bu eder sonsuz eksi bir. geri kalan alternatif anıları tek tek e. abladan dinleyip 2. kaydı alıcam. baya bi günün farklı noktalarını hatırlıyoruz çünkü..

o diil de, düzayak bir evde olup, yan binanın girişindeki bakkaldan telefonla çikolatalı gofret sipariş ederdik. bakkal camdan verirdi siparişi. teheyhey..

o ev 2 gelin çıkardı 🙂 keyifleri yerinde abla kardeş (öyle de devam etsin). evin şaibeli kiracıları olmuş sonradan. ev taşınırken orada değildim. taşındıktan sonra da, yolumu uzattım yine sokağından geçmedim. şimdi kapısını çalıp içine giresim var. o eve ama. tüm detaylarıyla aklımdaki, geçici çözümlerin kurulu düzene dönüşebildiği o eve. duvarını avucumda hissedebildiğim tek eve (sensin duygusal). aklımı kaybetsem de mutlaka kokusunu bileceğim o abla kardeşin yaşadığı eve. yokluk ne fena. üzülme be. iyi bi insan olursak hepimiz geçmişe gideceğiz. her geçmişe. son daha gelmediyse bugün dahil sondan önceki her gün geçmiş.

old but gold times

old but gold times - 2005, alis

“-geçmiş olsun. -saol.”

Ekim 7, 2010 Posted by | alis diyor | Yorum bırakın

en iyi antidepresan, insan

şarkısını bulamadım şimdi, yarına.

o ünlem. yarın da bugün olmuş.

dün olacak bugün ama yarın olabilmesi için artık geç.

baya uyku var burda, fazla uzağa gitmiş olamam.

yarın dün olabilirim. bugün artık bir daha yarın olamam.

artık.

hah ünlem. şarkı seçtim.

bir ama daha., (haha ünlem. sensin hata.)

şimdi ve artık  -emem -amam

bana not bana not ünlem. alabama song olsa iyi. hahaha ünlem. bu one.

Ekim 4, 2010 Posted by | alis diyor | Yorum bırakın